Kendimizi Tanıyalım: Beyin ve Gözler

  • Anasayfa
  • Kendimizi Tanıyalım: Beyin ve Gözler
Images
Images
Images
Images
Kendimizi Tanıyalım: Beyin ve Gözler

Kendimizi Tanıyalım: Beyin ve Gözler

Hızlı ve etkin okuma çalışmalarına başlamadan önce kendimizi tanımamız çok önemlidir.

Bir önceki bölümde kendinde bulunan okuma engellerini gördün.

Bu bölümde; beynin ve gözlerin özelliklerini, kendi öğrenme biçimini, hız ve anlama düzeyini göreceksin.

Okuma eyleminde, beyin ve göz en önemli ve etkin organlarımız olduğu için, şimdi onların özelliklerine bir göz atalım.

BEYİN

Düşünme organı beyin, kafatasının içinde girintili çıkıntılı, gri renkli, yumuşak, hormonal, peltemsi bir organdır.

Beyin, vücutta büyük bir güçtür; dünyada onun gücüne ulaşan hiçbir makine yapılamamıştır.

İlkel Beyin

İlkel beynimiz, tehlikelerden korunmak, kendimizi savunmak, üremek, yemek yemek gibi en ilkel ihtiyaçlarımızı yöneten beynimizdir.

Bilim insanları, bilinçaltımızın gerçek patronunun ilkel beynimiz olduğunu söylerler. İnsanın ilkel beyni hayatta kalmaya ve kendi çıkarını korumaya programlanmıştır.

Orta Beyin

İlkel beynin üst kısmı olup; sevgi, sevinç, korku, keder, gülmek, ağlamak gibi duyuları yönetir.

Ayrıca; kalbin çarpması, tansiyon, vücudun hormonal dengesi, ısı dengesi vb. gibi istem dışında çalışan organ ve davranışların merkezidir.

Orta beyin, üst beynin etkisi altındadır.

Üst Beyin

Korteksin kalınlığı 3 mm kadardır.

Üst beyin, beynin en gelişmiş kısmıdır.

Düşünülen, muhakeme yapılan, öğrenmek için kullanılan kısım burasıdır. Bu bölüm, insanı diğer canlılardan ayıran, üstün olmasını sağlayan kısımdır.

Bütün öğrenme işlemleri, muhakeme etme, düşünce üretme üst beyinde olur. Üst beyin, düşünen ve düşündükçe gücünü genişleten, kendini akıllandıran bir yapıya sahiptir.

Üst beyin, alt beyni etkiler; onu istediği şekilde programlayabilir. Bunu düşüncelerle yapar.

Beynin Özellikleri

Beyinde yaklaşık 200 milyar beyin hücresi (nöron) bulunur.

Beyin yaklaşık yumruk büyüklüğünde ve 1.4 kg ağırlığındadır.

Her bir beyin hücresi, aynı anda 10 bin sinaps, yani başka bir beyin hücresiyle bağlantı yapabilir.

Beyin hücreleri arasındaki bağlantılar (iletinin taşınması) bir saniyenin % 1’inden daha kısa bir sürede gerçekleşir.

Beyindeki nöronlar arası iletişim ağı, tüm dünya üzerindeki iletişim ağından çok fazladır.

Beyindeki nöronlar arası İletişim ağı dünya ile ay arasındaki mesafeden daha uzundur.

Beyindeki iletişim noktacıklarının sayısı, yaklaşık olarak 12 trilyon, yani şu an gezegenimizde yaşayan insan bayisinin 2500 katı kadardır.

Beynin içinde, dünyadaki şehirlerden herhangi birini tekrar tekrar kurmaya yetecek kadar atom enerjisi vardır.

Bedeniniz 500 bin dokunma dedektörü, 200 bin ısı dedektörü, 4 milyon acıya duyarlı yapıdan oluşan bir ağla beyne sürekli bilgi aktarır.

Beyin kulaklarla dinler. Her kulakta, havanın moleküler titreşimlerini en ince ayrıntılarına kadar algılayabilen 24 bin lif bulunur.

Beyin, burun sayesinde havanın trilyonda birindeki bir “koku” molekülünü algılayabilir.

İnsan beyni, vücut ağırlığının % l’sini oluştururken, vücut enerjisinin % 20’sini kullanır.

Beyin solunumda alınan oksijenin % 25' ini, vücutta dolaşan kanın % 15' ini kullanır.

Beyin Yorulur mu?

Beyin yorulmaz!
Çünkü kaslardan yapılmamıştır. Hücreler arası elektrokimyasal iletilerle çalışır.

 

GÖZ

Gözler, bakma organıdır.

Biz gözlerimizle bakar, beynimizle görürüz.

Gözler; beyne dış dünyayı görselleştirir, izletir.

Gözler tıpkı bir fotoğraf makinesi gibi çalışır.

Biyolojik olarak incelendiği zaman, gözlerin hayret verici özellikleri olduğu görülür.

 

Gözün Özellikleri

Gözün ağırlığı 7 -8 gram kadardır.

Gözler, göz yuvalarının içinde, göz kapaklarıyla korunur.

Her bir gözün arkasında, baş parmağın tırnağı büyüklüğündeki bölgede 150 milyon ayrı ışık algılayıcısı vardır.

Bu ışık algılayıcıları, bir saniyede milyarlarca fotonu (ışık- enerji birimleri) işlemden geçirirler.

Gözler, beyaz bir perde üzerindeki bir milyon kadar farklı renkteki beneklerin ayırdına varabilir.

Göz kapaklan, ortalama bir ömürde 300 milyondan daha fazla açılıp kapanırlar.

Sevdiğimiz, ilgilendiğimiz görüntü ile karşılaşınca göz bebekleri büyür.

Gergin ve kaygılı zamanlarda, göz net görüntüler çekemez.

Stressiz, mutlu insanların gözleri net görüntüler çekebilir.

Görme yeteneğini kullanma oranında diğer duyular da gelişir, keskinleşir.

Doğru ve net görme, belleği geliştirir. Bulanık ve titreşimli görüntüler belleğe net olarak kayıt edilemez.

 

Görme olayı nasıl gerçekleşir?

https://player.vimeo.com/video/687869043?h=d45b1643ab&badge=0&autopause=0&player_id=0&app_id=58479

 

 

Göz- Beyin İlişkisi

Gözler beynin fotoğraf makineleridir. Okurken gözler sözcüklerin fotoğraflarını çeker, beyin de anlamlandırır.

İyi eğitilmiş bir göz; saniyenin % 1’i kadar bir zamanda 5 sözcüğün fotoğrafını çekebilir.

Beyin de kendisine gelen bu sözcükleri, hatta daha fazlasını, bu süre içinde anlamlandırır, dağarcığındaki eski bilgilerle ilişkilendirir, yeni gelecek sözcüğe hazırlık yapar. Gözler ne kadar eğitilirse eğitilsin, beynin hızına ulaşamaz. Beyin hızlı çalışmaya ve hiç boş durmamaya planlanmıştır.

Eğitilmemiş gözlerle okurken, gözler, sözcüklerin fotoğraflarını ağır ağır çekerek beyne gönderir. Beyin, gelen fotoğrafı çok çabuk anlamlandırır. İkinci sözcük fotoğrafının gelmesini bekler. Bu bekleme anında boş kaldığı için canı sıkılır, başka şeyler düşünmeye başlar. İkinci sözcük fotoğrafı geldiğinde; araya başka düşünceler girip dikkat dağıldığı için iki sözcük arasındaki anlam bağım kurmakta zorlanır.

Oysa beyne sözcük fotoğrafları hızlı hızlı ve kümeler halinde gönderilmiş olsa; bilgi akışı arasında boşluk kalmaz, beyin başka şeyler düşünmeye fırsat bulamadan, tüm dikkatini gelen sözcükleri ilişkilendirmeye, anlam bağını kurmaya yoğunlaştırır.

Dikkati dağılmadığı için, sözcükler arası anlam ilişkisi çabuk kurulur, okuma hızı ve anlama düzeyi artar.

 

Okuma ve Gözler

Okurken gözler, sözcüklerin üzerinden sıçrayarak ilerler. Sıçrama yapar durur, tekrar sıçrar yine durur. Durma anında, beyinde okuma gerçekleşir.

Yapılan araştırmalar; okuma sırasında kullanılan zamanın % 94’ünün, gözün durduğu sırada, % 6’sının ise geçişlerde (durak aralarında) harcandığım göstermiştir.

Gözün sözcükler üzerinden sıçrama süresi, duraksamalarda kalma süresi ve durma sayısı okuma hızını belirler.

Eğitilmemiş Gözler

Sözcüklerin fotoğraflarını yavaş yavaş çeker.

Fotoğraf çekerken titremeler yapar, bulanık görüntüler alır.

Sıçrama ve duraklamalarda kalma süresi uzundur.

İyi görmedim endişesiyle geri dönüşler yapar. Aynı sözcüğün fotoğrafını tekrar çeker. Beyne iletilen düşünce veya bilgi akışı sık sık kesilir.

Süre uzar.

Eğitilmiş Gözler

Sözcüklerin fotoğraflarını hızlı hızlı çeker.

Net görüntüler alır.

Sıçrama ve duraklamalarda kalma süreleri kısadır.

Geri dönüşler yapmaz.

Süre kısalır ve hız iki kat artar.

Yine gözleri eğiterek; geniş alan görme yani bir sıçrayışta 2 veya 3 sözcüğü birden görme yeteneği kazanılabilir.

Göz, sözcükleri ikili kümeler halinde görmeye başladığı zaman; aynı cümleyi 3 sıçrama yaparak okur.

Süre kısalarak hız 4 kat artar.

 

Esas görme alanı

Gözün bir sıçrayışta, net olarak gördüğü alana esas görme alanı denir.

Gözler, el fenerinin yaydığı ışık demeti gibi, gittikçe genişleyen bir alan görür. Bir görüntü üzerine odaklandığı zaman; 70 derece sağ, 70 derece sol tarafı da görebilir. Görüş açısı denilen bu açı daha küçükse, dar bir alan görülür.

Yukardan aşağıya doğru da görme genişliği vardır. Esas görme alanı yanda görüldüğü gibi elips şeklindedir: Okurların esas görme alanları; görüş açısına bağlı olarak farklı farklıdır.

Esas görme alanının çevresinde net olarak görülmeyen ama varlığı fark edilen “fark etme alanı” vardır. Yapılacak çalışmalarla esas görme alanı genişletilebilir ve fark etme alanı esas görme alanı içine katılabilir.

Esas görme alanı geniş olan okuyucu sözcüklerin fotoğraflarını ikili üçlü kümeler halinde çeker. Bütüne daha çabuk ulaşır, beyinde düşünce akışı kesintiye uğramadığı için hız ve anlama oranı artar.